MUTSUZ PRENSES

Çok eski zamanlarda bir prenses yaşarmış. Sevgi dolu bir ailesi ve kocaman bir sarayın içinde istediği her şeyi varmış. Tek bir şey hariç. Prenses mutlu değilmiş. Çocukluğu bir şekilde geçmiş. Ama yetişkinlik onun için bir işkenceye dönüşmüş. Ne yapsa yine de mutlu olmayı başaramıyormuş. Atına binip kırlarda gezmiş, tebdili kıyafet halkın arasına karışmış, sarayın bahçıvanına yardım etmiş, aşçılarla yemek yapmış yine de mutlu olamamış. Mutsuzluktan yataklara düşmüş. Gün boyu yatakta döner durur; kalktım kalkacağım derken akşamı edermiş. Annesiyle babasının yanına çok az uğrar, yemek yemeyi unutur, banyo yapmayı bile canı istemezmiş.

Okumaya devam et “MUTSUZ PRENSES”

FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ

Not:Yazı çalışmamız esnasında içimizden biri bu fotoğrafa hikaye yazmamızı isteyince yazarımız Amine’nin kaleminden bunlar dökülmüş.

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında olduğumu hatırladım. Bir yatak, dolap, bir masa ve bana bakan iki çift göz vardı. İşte o iki çift göz ve beraberinde hastanenin o ilaç kokusu beni yıllar öncesine götürdü. Okumaya devam et “FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ”

SARI KİTAP

Yıl 1991. Babam “kâtip arzuhalim yaz yâre böyle” türküsündeki arzuhalci, köy kâtibiydi. Bu sebepten pek kimsede yokken mürekkeple motor yağının karışmış kokusunun evi sardığı, fazla içine çekersen mürekkep yalamış gibi hissettiren siyah bir daktilomuz vardı. Babam eve iş getirdiğinde çıkardığı şık şık sesleriyle uyuyordum çoğu zaman. Yüklük dolabımızın yükleri biraz farklıydı. Gazeteler, dergiler, Türk edebiyatının temel eserleri, Aziz Nesin kitapları… Evimizdeki okur yazarlık oranı dağıtılsa tüm mahalleye yeterdi. Okumaya devam et “SARI KİTAP”