FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ

Not:Yazı çalışmamız esnasında içimizden biri bu fotoğrafa hikaye yazmamızı isteyince yazarımız Amine’nin kaleminden bunlar dökülmüş.

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında olduğumu hatırladım. Bir yatak, dolap, bir masa ve bana bakan iki çift göz vardı. İşte o iki çift göz ve beraberinde hastanenin o ilaç kokusu beni yıllar öncesine götürdü.

Annemin ameliyat olacağı gündü. Babam, kardeşlerim ve ben annem ameliyata girmeden önce odada yanındaydık. Kardeşlerim ellerini tutuyor, babam bizi izliyor, ben de annemin saçlarını okşuyordum.

Kapıda bir hemşire duruyormuş. Bizi iyice bir izlemiş olacak ki babamın ona bakmasıyla birlikte bize daldığını fark etti. O sırada birkaç hemşire daha geldi, annemi alıp ameliyathaneye götürdüler.

Ameliyathane önünde beklediğimiz o dakikaların geçmek bilmeyişi ve annemin vefat haberini almamızla darmaduman olan dünyamız içinde kalakaldığımız anlardı.

Benim masalımın bu acılar içinde başlayan yeni bir hayat olacağını nereden bilebilirdim. O hemşire hanım ile aramızda bir bağ oluştu. O zorlu anlarımda bana elini uzatan, beni sakinleştiren o oldu. Evlilik bir kader işi, bunu biliyordum ama yine de hastaneye gelen onca kişi arasında benim dikkatini çekme sebebimi sorduğumda, annemin saçlarını merhametle okşamam olduğunu söylemişti. Aslında her çocukta annesine karşı sevgi vardır, demiştim. ‘Sevgi öyle bir şey ki kişisine göre farklı derecelerde şekil alır, bir annede adı merhamet olur. Bir babada güven olur. Bir çocukta masumluk olur. Bir eşte ise adı, sıcacık samimi bir bağ olur… İnsanların en kritik zamanlardaki hallerine hastanede şahit oluruz. İşte o zaman kimin hangi derecede sevdiğini, değer verdiğini gözlemleriz. Ben ilk geldiğiniz günden beri görüyordum sizi. Çabanıza, sevginize ve ailenize verdiğiniz değere şahit oluyordum. İşte bu samimiyeti taşıyan güzel yüreğinizi sevdim.’

Sözleri hâlâ kulağımda. Birbirimizi tanıma aşamasından sonra aileler tanışmış ve evlenmiştik. Düğün fotoğrafımızı koridora, odalara, mutfağa, evimizin her köşesine asmıştık. Tam elli yıldır o benim prensesim, ben de onun merhamet çınarıydım.

İşte gözlerimi açınca yıllar öncesinden gelen o hastane kokusunun etkisini tekrar hissettim. Fotoğrafımız gözüme ilişti. Çok uzun zamandan beri burada olduğumuz için adeta evimizi buraya taşımıştık, artık burası da evimizdi. Çünkü beraber olduğumuz her yer bizim için yuvamızdı. O bana sevgiyle bakan iki çift gözün, benim prensesimin yanına gittim.

Gözlerinden öptüm. Elime tarağı alıp saçlarını taradım ve güzelce ördüm, tıpkı yıllar önce anneme yaptığım gibi…

Amine UVAT

FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ’ için 2 yanıt

  1. Neden bu kadar mükemmelsin ki sen hic sordun mu bu soruyu kendine acaba? Büyük yürekle yazmışın cok samimi ve içten.. Gözlerim doldu. Yüreğine sağlık güzel insan ♥️

    Beğen

  2. Cani gönülden yaşamın dilini canasız bir renkli veya siyah beyaz kağıt üzerine düşen çizgiler ifade etmişsin o kadar içden ve canlı anlatmışsın ki yaşamayan insan bile etkilenmemesi mümkün değil muhakkak yaşanıyor. ama Allah cc sevgi, şükür ve kanaat ayırmasın inşallah yazıları tebliğ uyarıcı nitelikte başarılar diliyorum.

    Beğen

Yorum bırakın